“Gergin
ve kaygılıydı… Karşımda dururken sanki maçı kaybetmiş edasıyla konuşuyordu.
Oysaki iki devreli bir maçta ilk devre bitmişti, rakibine de hatırı sayılır
goller atmıştı. İlk yarıdaki gollerin sayıldığını; ama ikinci devrenin daha
önemli olduğunu, ikinci devredeki gollerin daha fazla puan olarak döneceğinin
bilincindeydi.
Anlamadığım
konu ise iyi durumda olmasına rağmen kendisine olan güvensizliği nedeniyle
ikinci yarıya yeterince motive olamamasıydı.
“Neden?” dedim “Neden kendini bu kadar hafife alıyorsun, sen ki ilk yarı rakibini zor durumlara düşürdün, birkaç gol yesen de, ona telafisi imkansız hasarlar verdin, ikinci yarıda da bitirici darbeyi vuracak ve kupayı kaldıracaksın”
“Kazanacağıma
inanmıyorum” dedi…
Sanırım
gerçek mağlubiyet: Sahada kazanacak kadar güçlü olduğu bir maçı, kafasında
kaybetmekti…”
YGS
bitti ve sonuç kâğıdı eksiğiyle fazlasıyla, LYS neticeleri gelene kadar
saklanmak üzere kaldırıldı. Bazı adaylar YGS neticesini görünce daha da
hırslanırken; bazıları ben bu maçı kaybettim düşüncesine kapılarak erkenden
havlu attılar.
Ancak
havlu atanların dikkat etmesi gereken nokta gerçekten maçı kaybettikleri mi,
yoksa ilk devrede istedikleri performansı gösteremedikleri midir? 2010’dan beri
uygulanan sınav sisteminin en büyük özelliği iki devreden oluşması ve
devrelerin kendi arasında farklılık göstermesidir. İlk devre daha çok kitap
okumuş ve yorum kabiliyeti yüksek teknik oyuncuların etkili olduğu bir yarı
iken, ikinci devrede ezber ve bilgi kapasitesi yüksek olan sağlam fizikli oyuncular
sonuca gitmekte… Üstelik maçın ikinci devresi skoru % 60 etkiliyor… Yani ilk
yarı çektiğiniz 100 şuttan 40’ı gol olurken ikinci devre çektiğiniz 100 şuttan
60’ı gol oluyor… İlk devre Messi’nin, ikinci devre Ronaldo’nun etkili
olabileceği bir maç bu… Ve ikisi de senin takımında oynuyor…
Ve
şunu bilmeliyiz ki hakem ilk devreyi bitiren düdüğü çaldı ve biz soyunma
odasındayız. YGS’ye yönelik hiçbir şeyi artık değiştiremeyiz, o geçmişte kaldı…
Yüksek puan aldıysak puanımızı korumak, düşük puan aldıysak da puanımızı
yükseltmek için LYS’de mücadele etmeliyiz… Bunun için gerekli kondisyonu (konu
çalışma) ve şut tekniğini (test çözme) elde etmemiz için 1,5 ayımız var. Daha
önceki çalışmalarımızla birleştiğinde bu 1,5 ay bize sınavı kazandıracak kadar
uzun bir süredir. Yeter ki biz antremanı asmayalım, elimizden gelenin en
iyisini yapmak için yeni bir motivasyon ve istekle tekrardan çalışmalara
başlayalım. Hazırlık maçlarında (denemelerde) eksiklerimizi görerek telafi
edelim.
Ancak
”Ben bu maçı kaybettim, artık çeviremem” diye düşünürseniz, inanın rakip eksik
oynasa bile sizi yener. Hakem düdüğü çalmadan maçın bitmeyeceğini bilerek sonuna
kadar mücadele etmeliyiz…
Unutmayın
“Şampiyonluklar önce kafada kazanılır, sonra sahada…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder