Arada Kalmışlığın Hikayesi




"Noktayı koymak ne kadar zor olsa da; tamamlanmış cümleler, eksik kalmışlara göre daha az acı verir."

     Vakti zamanında Acı Vatan Almanya'ya çalışmak için giden gurbetçilerimizi en çok acıtan durumlardan birisi Almanya'da "pis Türk",  yıllık izinlerini kullanmak için hevesle, hasretle koştukları memleketlerinde de Alamancı diye isimlendirilmekti. Şimdi de onların bilmem kaçıncı nesli aynı durumu yaşıyor. Gurbette dışlanıyorlar yabancı diye, kendi topraklarında üstten bakılıyorlar "Alamancı"diye. aidiyet duygusunu tadamamak ve bir türlü normal kabul edilmemek, hep isimlerinin başında bir sıfat, tanımlayıcı bir ek... bu işin görünür tarafı, bir de görünmeyen, bu insanların içinde kopan fırtınalar...

     Mübadele döneminde Girit'ten İzmir'e mecburen gelen ve burada da "yunan gevuru" olarak anılmaktan uzun bir süre kurtulamayan bir ailenin hikayesi. Öyle bir durum ki küçük dünyasında milliyetçiliği doruk noktalarında yaşayan ozan bile Türklüğünü ispatlamak için pipisini göstermek zorunda kalıyor:) daha hazin tarafı da saçma sapan bir madde yüzünden göç ettikleri yerleri görmelerine bile müsaade edilmiyor. Çocukken evinden koparılan bir çocuğun babasından kalma evi görebilmek için nufus dairelerinde koşuşturması ve  "bedevi şansı" sayesinde her niyetlendiğinde ülkeyi ilgilendiren önemli bir olay olması... Film dede torun ilişkisi üzerinden dönemin yaşantısına bakış atarken, arada kalmışların geride bıraktıklarına duyduğu özlemi de gönül teline dokunarak anlatıyor.

     Çetin Tekindor günümüzün Hulisi Kentmen'idir. Sesiyle, yeri geldiğinde şefkatin doruklarına ulaşması yeri geldiğinde de hiddetiyle titretmesi, babacan gülüşü ve sergilediği babacan tavırla her türlü rolün hakkını fazlasıyla veren bir oyuncu.  Gökçe Bahadır'ı farklı bir rolde görmek, onu dizilerde izlemeye alışanlar için iyi olmuştur sanırım. rolünün de hakkını vermiş. Bu tarz farklı karakterlerle izleyici karşısına çıkması oyunculuğunun çapı hakkında fikir verecektir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder